Teknolojik ilerlemelerin artmasına paralel olarak spor alanında da bilimsel çalışmaların değeri artmıştır. Sporun bir dalı olan tenis, bu sürece kendini devamlı güncelleyerek katkı sağlamıştır. Bu spor dalı pek çok farklı amaçla tercih edilebilir. Sağlıklı bir ömür sürdürmek, boş vakitleri değerlendirmek, stresli çalışma hayatından uzaklaşmak, psikolojik olarak kendini daha iyi hissetmek, sporu meslek olarak seçmek veya hobi olarak spor yapmak için bireyler tenis oynayabilir. Oyunun uzun yıllar keyif alarak sürdürülmesi sonucunda hobi olarak gerçekleştirilen teniste profesyonelleşmeyi beraberinde getirecektir.
Tenis Nasıl Oynanır?
Tenis, tek veya iki kişi tarafından düz bir zemin üzerinde oynanır. Dikdörtgen biçiminde tasarlanmış sahanın ölçüleri 23,77×10,97m’dir. Kort olarak adlandırılan bu dikdörtgen alanın ortasında 91 cm boyunda file yer alır. Oyuncular bu filenin iki tarafında konumlanır. Oyunun başlaması için tenis raketi ve tenis topu olmak üzere iki nesneye ihtiyaç duyulur.
Wilson tenis raketleri 370- 400 gram ağırlığındadır. Keçeden yapılmış tenis topu ise 56,7- 58,50 gram aralığında değişir. Sayı ve puan kazanarak oyunu almak için rakipler oyunun kurallarına göre birbirinin hamlelerine karşılık vererek, hamlelerini tahmin etmeye çalışarak başarı kazanmaya çalışırlar.
Tenis Oyununun Tarihçesi
- yüzyılın son çeyreğinde tenis, kulüplerin kurulmasıyla ve patentinin alınmasıyla birlikte önemi artmaya başlamıştır. Çim tenisi olarak ismini duyursa da yüzyıl boyunca çeşitli zeminlerde oynanmıştır. 20. yüzyılın sonlarında “çim” kelimesi kaldırılarak genel olarak tenis denilmiştir. Ancak uluslararası camiada “Çim Tenisi” olarak adlandırmayı devam edenler olmuştur. Tenis turnuvalarının birincisi 1877 yılında yapılmıştır. Bu turnuva için Wimbledon tercih edilmiştir.
Bu devirde M.Julian Marshall, Henry Jones ve C.G. Hethcode tarafından belirlenen tenis kuralları günümüzde hâlâ geçerliliğini korumaktadır. 1912 yılında Londra merkezli olarak kurulan Uluslararası Tenis Federasyonu, Dünya tenisinde standartları belirleyen en büyük kurum pozisyonundadır. Tenisin Türkiye’ye gelişi ise İngilizler başta olmak üzere Fransız ve İtalyan iş adamları sayesinde olmuştur. Ülkeye 20. yüzyılın başlarında yeni yeni yerleşen bu spor dalı, ilk olarak İstanbul ve İzmir şehirlerinde oynanmaya başlamıştır. Dönemin ilk tenisçilerinden bazıları Galip Kulaksızoğlu, Zeki Rıza, Tevfik Taşçı, Zeki Rıza ve Ekrem Rüştü gibi isimlerdir.
